And İlkateş'in takıntıları :)
Uzun süredir kafama takılanlar, takılı kalanlar... Artık yalnızca buradalar :)
15 Mart 2012 Perşembe
2011 yılı içinde kalanlar..
8 Aralık 2010 Çarşamba
Son günler...
10 Kasım 2010 Çarşamba
kafamdaki birikmişlikler...
17 Şubat 2010 Çarşamba
Gizli / Gölge Müşteri
Aşağıdaki yazıyı bir internet sitesinden aynen aldım. 6 Temmuz 2009'da ben yani balayında iken
yazılmış :)
Alışverişe çıktığınız günlerde çok sevdiğiniz markaların mağazalarına girip saatlerce zaman harcadığınız oluyor değil mi? O albenisi yüksek, cıvıl cıvıl vitrinleri görünce bazen sadece bakmak için bile girebiliyoruz mağazanın kapısından içeri. Eh markaların da arzu ettiği bu değil mi zaten. Bizlerin aklını çelmek, cezbetmek için bütün çaba.
Peki biz reyonlar arasında dolaşıp, kıyafetleri giyip çıkarıp, ürünleri test ettikten sonra satın almak istemediğimizde satış danışmanları neden bozulur öyleyse? Tamam onlara da hak vermeli, çok yormamak gerekiyor. Ama öbür taraftan sizi satın almaya ikna edebilmek için orada çalışıyorlar.
Bazen öyle zamanlar olur ki satış danışmanın, almıyorsunuz diye size attığı trip bütün bir gününüzü rezil etmeye yeter. O anlarda gidip şikayet etseniz, “siz haklısınız efendim” diyen bir mağaza müdürü ile karşılaşır ve haklılığınızı sağuk bir tasdik damgası alırsınız sadece. Değişen bir şey olur mu? Sizden sonraki müşteri için belki..ama başka bir gün başka biriyle aynı şey yaşanır.
Markalar müşterilerinin başına gelen bu tatsız hallerin farkındalar. Ve bunların düzelmesi için çeşitli eğitim ve uygulamalarla mağaza çalışanlarını yetiştirmeye çalışıyorlar. İşte bu müşteri memnuniyetini artırmaya yönelik çalışmalardan biri ise “gizli müşteri uygulamaları“.
Gizli müşteriler, bizim gibi sıradan müşterilerden seçiliyor. Belirli kriterler üzerinde ölçümleme yapabilmek için çaktırmadan sızıyor hedef mağazaya. İçerde normal müşteriden farksız davranıyor. İşin “gizli” kısmı, mağaza ziyareti tamamlandıktan sonraki raporlamada bulunuyor. Görüşlerini ve kriter değerlendirmelerini raporluyor. Böylelikle markalar çalışanlarına ve mağazalarına tüketicilerin gözünden bakıp kendilerini iyileştirme fırsatı buluyorlar. Gizli müşteriler ise bu çalışmaları karşılığında projeye göre ya bir ücret alıyorlar, ya da mağazalardan ciddi oranlarda indirimlerden faydalanıyorlar. Bloglarda genelde saat başına 12-15 dolar civarında kazandıkları yazıyor. Projeye göre 100 $ civarında saat başı para ödeyen mağazalar bile bulunuyormuş.
Nation’s Restaurant News’a göre Amerikadaki fast-food mağazalarının %80’i gizli müşteri uygulaması yapıyor. Mc Donald’s sadece Amerika’da 2002’den 2006’ya kadar 13.600 lokasyonda her ay 1 kere 1 mağazayı ziyaret eden gizli müşteriler kullanmış. Bedava hamburger menüsü karşılığında, gizli müşteriler mağaza temizliği, çalışan ilgisi, servis hızı, lezzet gibi konularda notlar alıyorlar. Daha sonra eve döndüklerinde de online raporlar halinde bunu şirkete gönderiyorlar.
Kendi içinde gizli müşteri çalışmaları yapan markalar olduğu gibi, bu şirketlere gizli müşteri temin eden bu konuda uzmanlaşmış ajanslar var. Gizli müşteri olarak çalışmak, Amerika’daki home-ofis yapılan işler listesinde baş sıraları alıyor. Bizde de giderek yaygınlaşıyor. Kariyer sitelerinde gizli müşteri aranıyor ilanları çok uzun zamandır görüyoruz.
Mağzalardan alışveriş yapıp, güzel restoranlarda leziz yemekler yiyip, sonra da bir sinemaya gidip film izledikten sonra üzerine de para almak çok güzel olur değil mi? Bu krizde gizli müşteri olmak, evden iş yapmaktan çok, ev bütçesine sponsor bulmaya benziyor
Siz de gizli müşteri olup, hem kazanmak hem de farklı deneyimler yaşamak isterseniz şu ajansların projelerine katılabilirsiniz:
Capital dergisinde yayınlanan bu makale Starbucks’ın gizli müşteri uygulamasını ve gizli müşteri hakkında merak ettiklerinizi çok güzel anlatmış. Bir de buradan Evren Bal’ın gizli müşteri deneyimlerini okuyabilirsiniz.
19 Ekim 2009 Pazartesi
4 aylık takıntılar...
İnsan kendini, yazarak en iyi şekilde ifade ediyor..
Geride bıraktığımız 100 gün içinde düşündüğüm şey, evliliğin hakkaten çok güzel bir şey olduğu,
özellikle doğru insanla evlenirseniz :) Her evlilikte olduğu gibi zaman zaman atışmalar vb şeyler
yaşamak olayı renklendiriyor. Eşim bana "ne neşeli şen şakrak bir eşin var daha ne istiyorsun" diye arada hatırlatmalar yapıyor.
Finansal olarak arkanızın çok sağlam olması lazım evlilik kurumunda özellikle, kendi eviniz
(araba konusuna girmiyorum) olması size büyük avantaj. Kira ödememek İstanbul şartlarında büyük bir nimet olurdu, ancak şimdilik kiracı statüsünde kalmaya mahkumuz :))
Okul dönemimde herkes bana "sen yaparsın akıllı adamsın" derlerdi, geçenlerde eşimle gittiğimiz Melekler Kahvesi'ndeki falcı da bana :
"And bey, kendi işinizi yapmanıza az kaldı değişiklikler olacak ve hayalinizdeki evi alacaksınız"
benzeri sözlerle yüreğime su serpti diyebilirim.
Herkesin bir yerlerde bir kısmeti var, doğru insanı bulduğuma göre demek ki yakında doğru ve kendime uygun bir işi de seçeceğim. 2010 senesi bu açıdan büyük bir potansiyel içerecek, bazıları gibi yerimde saymayacağıma inanıyorum...
18 Haziran 2009 Perşembe
Nikah öncesi - TwitterFall.com
Nikahıma sadece 16 gün kaldı,
oturacağımız evi tuttuk,
boya ve badanayı hallettik.
Bu hafta içinde perdelerimiz de takıldı.
Önümüzdeki hafta mobilyalarımız geliyor.
Beyaz eşyanın bir kısmını aldık.
Buzdolabı ve TV kaldı.
Süpürge makinası lazım ayrıca :))
www.andkamer.com
www.andilkates.com
adreslerinden gerisayım takip edilebilecek formatta :)
Facebook çığırının eskisi gibi olmadığı şu günlerde ismine Twitter denen bir teknoloji
revaçta, ancak twitter.com sitesinin kendisi değil onun yerine www.twitterfall.com adresi
daha popüler. Çünkü bu sitede sol tarafta günlük hayatta konuşulan trendler bir ekşisözlük
havasında paylaşılıyor. Amerikan açık tenis turnuvası, domuz gribi, Tahran seçimleri, iPhone
gibi başlıklar kendiliğinden geliyor, ancak sizin ilgilendiğiniz bir konu varsa onu da ekleme
imkanınız mevcut.
Geçtiğimiz günlerde İran'da yapılan seçimlerle ilgili olarak ülkede herşey yasaklanmış bir tek twitter açık, seçim sonuçları ve birçok kamuoyuna aksetmeyen şey buradan daha gerçekçi görüldü. İnsanlar birebir anında yaşadıklarını buraya mesajlıyor, düşüncelerini duygularını paylaşıyor.
19 Mart 2009 Perşembe
metrobüs, arkadaşlar ve ...
Bir süredir aklımda olan ancak zaman ayırmadığımdan yazamadığım
birkaç şeyi yazmak istedim.
Birincisi Metrobüs'ün Anadolu yakasında işlemeye başlamış olması.
Aşağı yukarı, 10.gününü doldurduğumuz metrobüs ile ulaşım şekli
düşündüğümüzden daha hoş bir şekilde oluyor. Bu yazıların başında daha
evvel okuduysanız hatırlayacaksınız ki 202 ile ilgili maceralarımı kaleme almıştım.
Şimdi 202 artık kullanmadığım bir otobüs hattı oldu : )
İnsanlar bir anda alıştıkları şeylerden vazgeçebiliyorlar,
her duruma çabuk adapte olabiliyorlar. Bunun en iyi örneklerinden birisi kendi
hayatıma baktığımda berberim olmuştur diyebilirim. Ulus mahallesinde otururken
Akmerkez'in karşısındaki Belediye sitesindeki Recep abiye gitme alışkanlığım vardı.
Daha sonra Akatlara taşınınca Tivoli'ye gider oldum ve en sonrasında Kozyatağında iken
hemen 2 dk yürüme mesafemizde İmdak abi (İmdat abiye İmdak demek hoşuma gidiyor)
ve Ersin Kardeşime gidiyorum :)
Ofisimiz Esentepe Dedeman Oteli yakınında olduğu için buradan karşı tarafa gider gibi yürüyoruz tek farkı uzun bir kavis çizmeden artık merdiven inip metrobüse koşuyoruz.
Tabi şunu da hatırlatmakta fayda var, SöğütlüÇeşme son durağına kadar gitmiyoruz,
Uzunçayır isimli bir durak var Göztepe Sapağına gelmeden evvel bırakıyor oradan
aşağı inip ya minibüs ya da aktarmalı otobüs kullanarak
Yüzbeşevler (Carrefour Kozyatağı karşısı) durağında zıplıyorum :)
Oradan ev sadece 6-7 dk sürüyor. Köprü trafiğini, öncesi ve sonrasını çok çekmeden hızla gitmek en büyük keyif...
Geçen cumartesi günü Issız Adam filminin geçtiği LEBLON isimli restoranda ilkokul arkadaşlarımla buluştum, epey bir aradan sonra tekrar birarada olmak ve hatta geceye daha
evvel aramıza hiç katılmamış 3 sürpriz isim de iştirak edince daha nefis bir atmosfer katmış
olduğunu düşünüyorum. Düşünsenize 1980 li seneleri ve çocukluğunuzu
geçirdiğiniz kişilerle oturduğunuzda hala 9-10 yaşlarındaymış gibi olabilmek.
Şu an Sapanca'da yaşayan kankam Emre ve ailesiyle de oturunca sanki 80 lerde yaşıyormuş
gibi hissederim.
Bu aralar ise koşuşturmaca nikah üzerine...
05.07.09 olarak nikah günümüzü aldık
ve benim internet sayfamdan 108 gün civarı kaldığını geri sayıyor :)
Gelinlik ve damatlık provaları derken, nikah şekeri ve davetiye de seçtik, kalan listelerin
daha bir netleşmesi genel taslağımız var ancak üzerinde çalışmak gerektiğini düşünüyorum.
Bana göre herşey muhteşem olacak çünkü çok sevildiğimi ve sevdiğimi biliyorum.
Karadut gözlümü :))))
10 Nisan günü çalıştığım işyeri ile ilgili bir genel kurul olacak mamafi bu sene bir tek
bilinen şey şu anki mevcut başkanın görevine devam etmeyeceği, yeni başkan adayı
için isimler fiskos şeklinde mamafi 2 sene evvel şu anki başkanın olacağı belliydi ve ona
göre çalışıyorduk. Şimdi ise herşey bir muamma.. (bilinmezlik)
Ondan öncesinde de bilindiği gibi 29 Mart'da yerel seçimler var, gönlüm Kemal'den yana
elbette İstanbul için.. Artık herkes sıkıldı yeni bir soluk, anlayış, yönetim, insan yerine konma
onurlu yöneticilere ihtiyaç var. Dileğim ise bu anlayış umarım İstanbul'dan başlayarak örnek
olup tüm Türkiye'ye yayılarak devam eder.